31 Temmuz 2009 Cuma

Dikkatten kaçmayan...

Birkaç gündür dikkatimi birşey çekiyor...19 Temmuzla beraber etrafımızı saran "dumansız havanın" başkentimiz billboardlarındaki bu posteri....
Bu poster elbette ki bir süredir başkent caddelerinde var biliyorum, ama dikkatten kaçmayan şu: Bu siyasilerden birinin yüzü nedense asılı olan posterlerin çoğunda hatta hepsinde hep karalanmış, ya da yırtılmış...Guess who?

YAN GELİP YATMA(MA) ZAMANI

Tatilin bizim için "yan gelip yatma" zamanı olmadığını, daha doğrusu "yan gelip yatmanın" bizim için uygun olmadığını geçen senelerde keşfettik...Bünyelerde sürekli bi merak, rahat olamama durumu, kafalarda "acaba burası nasıldır? neler vardır görülecek/gezilecek/yenilecek?" soruları varken, haliyle de tatil için aynı yerde 10 gün çakılıp kalma durumu bizi bir hayli huzursuz ediyor ve tatili zehir ediyor...

Biz derken: Yunus ve ben...Yunus'un tarihe olan ilgisi ve gideceğimiz her yerle ilgili "araştırmacı gazeteci" ruhuyla ön bilgiler toplaması, hatta toplamakla kalmayıp, bu bilgileri "küçük araştırma dosyalarına" dönüştürmesi hem tatilimizi kolaylaştırıyor, hem de itiraf ediyorum bir hayli işime geliyor...(bu arada bu dosyaları bir de sesli olarak Yunus'a okutuyorum...tembelliğin de bu kadarı, di mi :))


Geçen sene Olympos-Çıralı tarafına yaptığımız seyahatte, aynı günde tüm Çıralıyı, Olympos'u ve hatta yanartaş'ı gezmemiz, bizi "eeee geri kalan 1 haftada napıcaz biz şimdi?" sorunsalıyla karşı karşıya bırakmıştı....Biz de bunun üzerine bir araba kiralıyıp, bütün Antalya civarını gezmiştik ve tabii bir sonraki tatilimize arabayla çıkmaya karar vermiştik...


Nitekim de öyle yaptık, bu sene...Bindik arabaya "münavebeli" :) olarak kullanılan araba yolculukları sonucu, Çeşme, Efes, Marmaris, Datça, Fethiye, Kaş-Kalkan ve Alanya'ya gittik.....Öncellikle seçtiğimiz güzergahtan çok memnun kaldık onu söylemeliyim...favori yerlerim kesinlikle Çeşme-Alaçatı, Eski Datça ve Kalkan...Tabii ki Efes, görmeyenler için mutlaka görülmeli (ama bizim yaptığımız gibi kesinlikle öğle sıcağında değil)... Özellikle Eski Datça'da "Can Yücel'in mahallesini" görmenizi, onun şarabını yudumladığı, şiirlerini yazdığı kahvede oturmanızı ve sokakları arşınlamanızı tavsiye ederim...

Çeşme-Alaçatı ve Kaş-Kalkan civarı ise özellikle İstanbulluların akını dolayısıyla bir hayli tuzlu ama Alaçatı kesinlikle görülmeye değer...Cem ve Servet sağolsun, Göcek civarı için Fethiye'den katıldığımız"12 ada turu" güzeldi ve elma ağaçları altında güzel bir yemek için Fethiye-Hisarönü Kayaköy'deki "Cin Bal'a" mutlaka uğranmalı....

Zamanın bizle alay ettiğini anladığımız her tatil, zamana tezat maalesef bitiyor ama her tatilde yeni birşeyler görmek, öğrenmek ve anlamak elbette ki çok güzel....



"Can Evindeki" bu taşta ne yazdığını okuyamayanlar için: "İçimdeki karanlığı patlatacağım/ ve beynimin en ölümcül yaşlarıyla ağlaya ağlaya/ yepyeni bir insan/pırıl pırıl bir can bitecek toprağa" (Can Yücel)

12 Temmuz 2009 Pazar

Mevsim yaz olunca...


Benim için sıcakmış, hava bunaltıcıymış hiiiç önemli değil...Yeter ki yaz olsun :)

Begonviller ve ben...Herkese iyi yazlar...